AĞIZ İÇİ KİSTLER
Kistler; çene kemikleri içerisinde, içleri sıvı ya da yarı sıvı materyallerle dolu patolojik boşluklar olup, sıklıkla çene kemiklerinde ve daha ender olarak da ağız ve yüz bölgesinin yumuşak dokularında görülürler.
AĞIZ BOŞLUĞU VE ÇENE KEMİĞİ KİSTLERİNİN BELİRTİLERİ
Ağız boşluğu ve çene kemiği kistleri başlangıçta herhangi bir belirti vermeksizin sinsi şekilde seyrederler. Geç kalınmış teşhislerde ise çene kemiklerinde ciddi boyutta harabiyete neden olurlar.
Çene Kemiği Kistleri, yüz bölgesinde ağrısız gelişen şişlikler dışında zaman zaman alt dudakta uyuşukluk belirtisi verebilir. Bu durum kistin ilerlemiş ve sinire baskı yapmış haline işaret eder..
Çene kemiği ya da yumuşak doku kistlerinin tedavisinde ilaçlar sonuç vermeyebilir bu nedenle kist tedavileri ameliyat gerektiren işlemlerdir. Kistler bir bütün olarak ameliyat sırasında torbasıyla birlikte çıkarılır ve kistin büyüklüğüne göre bazı durumlarda ilave destek tedaviler uygulanabilir.
Çene Kemiği kistleri tedavi edilmedikleri zaman yüz bölgesinde şişliklere, iltihap akıntılarına, yüz dokusu sertleşmelerine, dudaklarda uyuşukluklara ve çene kemiğinde kendiliğinden kırılmalara neden olabilecekleri gibi tümör oluşumuna da (iyi huylu ya da kötü huylu) neden olabilirler.
KİST AMELİYATLARINDAN SONRA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR
Ameliyat sonrası dikkat edilmesi gereken hususların başında;
- Ağız hijyeni
- Yumuşak ve sıvı gıdalarla beslenme, (hekimler tarafından önerilen süre boyunca)
- Ameliyat bölgesini zedeleyebilecek tarzda yanak ve dudak çekme hareketlerinden kaçınma
- Kontrol vakitlerini kaçırmama gibi durumlar gelmektedir.
AĞIZ BOŞLUĞU VE ÇENE KEMİĞİ TÜMÖRLERİ
Ağız içi tümörler, ağız boşluğunun herhangi bir yerinde görülebilen patolojik oluşumlardır. Bu tümörlerin kötü huylu (kanser) olanları, doğrudan ağzın herhangi bir dokusundan kaynağını alabileceği gibi, vücudun diğer organlarındaki kanserlerin ağız ve çene kemiklerine yayılması (metastas yapması) sonucunda da ortaya çıkabilirler.
Ağız ve Çene Kemiği Tümörleri, diş kökenli (odontojen) ya da diş kökenli olmaksızın (non-odontojen) ortaya çıkabilirler. Bu bölgede oluşan tümörlerin kötü huylu olanları (kanserler) vücudun diğer bölgelerinde görülen kanserler gibi hayatı tehdit eden ve ölümle sonuçlanan durumlara yol açabilir. İyi huylu tümörler ise yer aldıkları dokularda (örneğin, çene kemiklerinde) önemli boyutta harabiyetlere yol açarak kişide önemli estetik ve fonksiyonel bozukluklara neden olabilirler.
İşte bu nedenlerle ağız ve çene bölgesinde oluşan ve yaklaşık 3 haftada iyileşmeyen lezyonların (yaraların) mutlaka bir cerrah tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle kötü huylu ağız ve çene kemiği tümörlerinde erken tanı ve teşhisi yüz güldürücü sonuçlar doğurabilmektedir.
Kanserin kesin nedenleri bilinmese de zemin hazırlayıcı bazı faktörler ileri sürülmüştür. Ağız kanserleri için bunlar sırasıyla; alkol, sigara, sigarayla ile birlikte alkol tüketimi, bozuk ağız hijyeni, kronik tahrişlere neden olan ve hatalı yapılan kron köprü protezleri, aşırı diş çürükleri sonucu tahrip olmuş diş kronları, vitamin eksiklikleri, güneş ışınları (özellikle dudak ve yüz kanserleri için) bazı virüslerin ağız bölgesine cinsel ilişkilerle taşınmış olması ve bu virüslere ilaveten sigara ve alkol kullanımı önemli boyutta risk faktörü oluşturur.
Ağız içi kanserlerin oluşmasında çevresel faktörler kadar irsiyet, mesleki ve coğrafik faktörler de etkilidir. Ağızda ağrısız, kanamasız ve 2-3 haftada iyileşmeyen lezyonların varlığı, beyaz ve kırmızı lekelerin bulunması gibi belirtiler ağız kanserlerinin erken bulgularını oluşturabilir. Dudaklarda ve dilde uyuşukluk, diş çekim yaralarının iyileşememesi, ağrılar ve ağızda kanamalar, kötü ağız kokuları, lenf bezlerinde şişkinlik, yutkunma güçlüğü gibi belirtiler ise ilerlemiş ağız içi kanserlerin belirtileri olarak bilinmektedir.
Ağız ve Çene Kemiği Tümörlerinde uygulanan ameliyatlarla genellikle olumlu sonuç alınır. İyi huylu tümörler çene kemiği harabiyetine yol açmışsa ameliyat bölgesine özel olarak uygulanan bazı greft materyalleriyle ya da vücudun bir başka bölgesinden kemik alınarak o bölgede kemik oluşumu sağlanabilir.
Ancak kötü huylu olan tümörler büyük boyutlara ulaşmışsa ve çevre dokulara yayılmışsa cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavilerin birlikte yapılacağı çok sayıda uzmanlık alanı gerektiren bir tedavi planlamasının uygulanması gerekir.
Çene kemiği ya da ağız boşluğu tümör tedavilerinin ihmal edilmesi ya da geciktirilmesi durumlarında; hastalarda fonksiyonel ve estetik kayıplara yol açan gelişmeler olabileceği gibi kanser durumlarında da yakın veya uzak bölge yayılımları sonucu hayatı tehdit eden sonuçlar meydana gelebilir.
DİŞ ÇEKİMİ
Diş Çekimi koruyucu tedavi yöntemlerine cevap vermeyen , çürük ve enfeksiyon ( iltihap ) gibi nedenlerden dolayı dolgu veya kanal tedavisi uygulamalarıyla kurtarılamayan dişler için uygulanan tedavi yöntemidir.
Bu durumları şöyle özetleyebiliriz
- İleri derecede çürük ve madde kaybı yüzünden tedaviyle kurtarılamayan dişler
- Çarpma sonucu tedavisi mümkün olmayacak şekilde kırılan dişler
- Kanal tedavisine rağmen kurtarılamayan apseli dişler, • İleri derecede dişeti iltihabı nedeniyle sallanan dişler
- Zamanında düşmeyen süt dişleri
- Aşırı konum değişikliği (dönme, devrilme vb) nedeniyle sorun yaratan dişler
- Kist ya da tümör içindeki dişler
- Tam sürememiş (gömük) ve sorun yaratan dişler
- Yer darlığı nedeniyle ortodontik tedaviye yardımcı olmak amacıyla, sorunsuz olduğu halde bazı dişler çekilebilir.
Diş çekiminden sonra dikkat edilmesi gerekenler
1. Ağzınızı sürekli çalkalamayınız ve sürekli tükürmeyiniz (Aksi halde çekim yarasının iyileşmesinin gecikmesine neden olursunuz).
2. Sızıntı şeklinde kanamanız olabilir. Bu kanama 6 ila 24 saat arasında bir süre devam edebilir. Eğer çok kanamanız olursa hekiminize başvurunuz.
3. Ağrınız olabilir. Bu durumda ağrı kesici alabilirsiniz (aspirin hariç). Özellikle uyuşukluğunuz geçerken ağrı en yüksek düzeye ulaşır. Bu normal bir durumdur, uyuşukluk geçmeden önce ağrı kesici almak yararlı olacaktır.
4. 24 saat süreyle sigara ve alkollü içkiler içmeyiniz.
5. Dişin çekildiği yere dilinizi ya da her hangi bir aleti sokup kurcalamayınız.
6. Dişler çene kemiğine bağlı olduğundan çekim sonrasında kemik ortaya çıkar ve siz çekilen dişten parça kaldığını düşünebilirsiniz. O yüzden o bölgeyle hiç ilgilenmeyin. Birkaç gün içerisinde açık kemiğin üzeri dişetinizle örtülecektir.
7. Diş çekiminden sonra uyuşukluk geçinceye kadar bir şey yemeyiniz. Farkında olmadan uyuşuk olan bölgeleri ısırıp yaralayabilirsiniz.
8. Çok sıcak ve soğuk gıdalar yemeyiniz ve içmeyiniz. İlk 24 saat içinde çiğnemeye gerek olmayan, sıvı, yumuşak ve ılık gıdalar alınız. Sonra tedbirli olarak günlük gıdalara geçebilirsiniz.
9. Cerrahi müdahaleyle diş çekimi yapıldıysa şişlik olabilir, bu normaldir. Dikiş atıldıysa, 7 ila 10 gün içerisinde alınmalıdır. Dikişlerle, dilinizle ya da elinizle oynamamaya özen gösteriniz.
GÖMÜLÜ DİŞ ÇEKİMLERİ
Çeşitli nedenlerle dişetinin altında ya da kemik içinde kalmış ağız içerisine sürememiş dişlere gömük diş denir. Üçüncü büyük azı dişleri (yirmi yaş dişleri veya akıl dişleri olarak da bilinir) en sık rastlanan gömülü dişlerdendir. Üçüncü azı dişlerinin sürebilmesi için ağızda yer bulunmuyorsa ve kişi 25 yaşına geldiği halde bu halen sürmemişse bu dişlere “gömülü diş” denir. Üçüncü azılar henüz sürmemişse, diş hekiminizi ziyaret ederek durum hakkında bilgi edinebilir ve gömülü kalan dişlerin neden olabildiği ağrı, şişme, enfeksiyon, çürük ve dişeti hastalıkları gibi bazı problemler ortaya çıkmadan etken dişin çekilmesini sağlayabilirsiniz.
Bu dişler apseye neden oluyorlarsa, ağrı yapıyorlarsa, tümör ya da kist ile birlikteyse ve komşu dişin çürümesine yol açıyorsa çekilmeleri gerekir.
Yirmilik dişin konum, şekil ve boyutuna bağlı olarak diş çekimi cerrahi ya da normal bir çekim olabilir. Basit bir çekimden sonra hafif bir şişlik, ağrı ve kanama olabilir. Uygun ilaçlar reçete edilerek hastanın ağrı, şişlik gibi post operatif şikayetleri minimalize edilebilir.
Gömük diş çekimleri sonrasında bakım
- Yara yeri kurcalanmamalıdır. Yoksa ağrı, enfeksiyon veya kanama gelişebilir.
- İlk 24 saat boyunca o taraf ile çiğneme yapılmamalıdır.
- İlk 24 saat sigara içilmemelidir. Çünkü sigara kanamayı arttırıp iyileşmeyi bozar.
- Tükürülmemelidir. Yoksa kanama artar ve pıhtı yerinden oynayabilir.
- Kanama kontrol edilmeli. Eğer dikiş atılmamışsa steril gazlı bezle tampon yapılır. Pıhtı oluşumu için tampon yarım saat ağızda tutulmalıdır.
- Şişkinliğin kontrolü. Operasyon sonrası bölgeye buz kompresi uygulayarak dolaşım yavaşlatılır ve yüzün şişmesinin önüne geçilir.
30 yaşındayken de yirmi yaş dişi çıkar mı?
20 yaş dişlerinin tomurcuğu 15–16 yaşında oluşmaya başlar. İlerleyen yaşlarda ağız içinde sürmemiş, sürmüş ya da yarı sürmüş olarak bulunabilirler. Dolayısıyla 30 yaşındaki bir hastada eğer 20 yaş dişi tomurcuğu oluşmuş ise, tamamen sürmüş, yarı sürmüş ya da sürmemiş olarak bulunabilir.
Gömülü dişlerin ağız içerisinde sürememe nedeni nedir?
Bir teoriye göre bir kişi anne-babasının birinden genetik olarak dar bir çene diğerinden ise geniş çaplı dişler miras aldığında yirmi yaş dişleri sürmek için yeterli yer bulamamakta ve gömülü kalmaktadır. Bir başka neden de yirmi yaş dişlerinin normal gelişimleri sırasında ilk olarak çenede yatay olarak gelişmesi, çenenin büyümesi ve dişin gelişimi ile açısının önce mesio-angular sonra da vertikale (dikey) dönmesidir. Dişin eksenindeki bu dönme hareketi tam gerçekleşmezse dişler gömülü kalmaktadır.
Yirmilik dişlerde bir rahatsızlık olmasa da çekilmesi gerekir mi?
Dişinizden rahatsızlığınız olmasa bile kontrol edilmesi açısından doktorunuza muayene olup bir panaromik filmle durumuna bakılması gerekir. Eğer pozisyonunda bir sıkıntı yoksa, enfeksiyon, yer darlığı, çürük problemi, ağız kokusu yoksa daha sonra değerlendirilebilir. Ama unutulmamalıdır ki bunların hepsi aniden beklenmedik bir zamanda ortaya çıkıp çok daha fazla sıkıntı ve ağrıya neden olabilir. Bu durumun ortaya çıkmaması için önlem amaçlı da bu dişleri çektirmek gerekebilir.
Gömülü 20 yaş dişlerinin çekilmemesi ne gibi sorunlara yol açar?
- Gömülü yirmi yaş dişi ikinci büyük azı dişinin kemik desteğini zayıflatır ve zaten rahat temizlenemeyen bu bölgede periodontal (dişeti) sorunlar olabilir. Bu şekildeki gömülü dişlerin erken dönemde çekilmesi periodontal problemlerin çıkmasını engeller.
- Dişeti absesine (perikoronitise) neden olur.
- Bir kısmı sürmüş dişlerde, o bölgedeki enfeksiyon yumuşak dokuya da sıçrar ve ağız kokusuna, ağrıya ve ödeme neden olur.
- Bazı durumlarda ağzın tam açılamaması hali de (trismus) oluşur. Bu durum daha da ilerlerse lenfler aracılığıyla yanak ve boyun bölgesine de yayılır. Bu bölge iyi temizlenemediği için enfekte olmaya yatkındır.
- Yirmi yaş dişi kısmen veya tamamen gömülü olduğunda diş çürüğüne neden olan bakteriler hem ikinci büyük azıyı hem de yirmi yaş dişini etkileyerek her iki dişte de çürük oluşturabilir.
- Gömülü diş komşu olduğu dişin kökü üzerine belli bir basınç yaparak onun erimesine neden olabilir. •Gömülü dişler sürerken çevresindeki folikülün (kılıf) rezorbe olmamasından kaynaklanan kistik oluşumlar görülebilir. Bu oluşumlar büyüyüp kemikte rezorpsiyona (aşınmaya) neden olabilir ve kemikte büyük boşluklar oluşturup çene kemiğini zayıflatabilir. Bunlar da çene kemiğinde kırıklara yol açabilir. Nadir de olsa bu kistler tümörlere dönüşebilir. Bütün bu riskleri almamak için yirmilik dişlerin çekimi geciktirilmeden yapılmalıdır.
Gömülü dişlerin ağrısı hangi bölgelerde kendini hissettirir?
Sürme sırasında 20 yaş dişleri komşu dişlere de baskı yapıp o bölgede basınç ağrısına neden olabilir. Genellikle alt çenedeki gömük dişler kulak ve boğaz ağrısı neden olabilir. Üst gömük dişler ise sinüs bölgesinde hissedilen ağrılara neden olabilir. Aynı zamanda göz ve burunda da ağrılar olabilmektedir. Çoğu zaman oradaki gömülü dişin çıkartılması ağrı şikayetinin kaybolmasını sağlayabilir.
Ağrılı bir durum varsa şişlik oluşmuşsa yirmilik diş çekilebilir mi?
Genellikle akut ve aktif bir enfeksiyon söz konusudur. Bu durumda antibiyotik kullandırılıp ağız hijyeni de kontrol altına alınıp çekim yapılır. Aksi takdirde enfeksiyonun çevreye yayılma faktörü oluşur, anestezik maddenin uyuşturma etkisi az olur ve bu da operasyonda ağrı duyulmasına neden olur. Operasyondan sonra enfekte alanın iyileşme dönemi de zor ve uzun olur.
Peki, yirmilik dişlerin çekimi için en uygun zaman nedir?
Böyle bir zaman olmamakla beraber eğer iyileşmenin daha hızlı ve problemsiz olması açısından 20-30 yaşları arasında çekilmesi iyi olur. 40 yaşın üzerinde operasyonlar zorlaşır,operasyon sonrası dönem daha zor geçer, iyileşme dönemi uzar.
KEMİK GREFTİ UYGULAMASI
Kemik greftİ uygulaması, çene kemiği yetersiz olan hastaların kemik miktarını arttırmak amacıyla yapılır. İmplant tedavisinin yapılabilmesi için implant yerleştirilecek bölgede yeterli kemik bulunmalıdır. Zaman içerisinde kırılmış veya çekilmiş bir diş varsa ve o bölgeye herhangi bir protez uygulaması yapılmamışsa çene kemiğinde erime meydana gelir. Bu durumda bölgeye greft ilavesi yapılarak kemik miktarını arttırmak gerekir. Kemik uygulaması yapılacak hacim fazla değilse kemik ilavesi yapılan seansta implant da yerleştirilir. Çeşitli doğal materyallerden elde edilmiş ve işlenerek insan kemik dokusuna uygun hale getirilmiş greft kemik granülleri hastanın çene kemiğine yerleştirilir.Yaklaşık 3- 6 aylık iyileşme süresinden sonra kalıcı dişler (kaplamalar) kemik grefti uygulanan bölgedeki implantların üzerine takılabilir.
SİNÜS KALDIRMA
Üst çenede bulunan ve sinüs olarak adlandırılan kranyal boşlukların sarktığı durumlarda implant yapımı için yeterli kemik bulunmaz. Sinüs boşluklarının sarkmasının nedeni genellikle uzun süreli dişsiz kalınmasıdır. Bu gibi durumlarda kemik miktarını arttırmak için sinüs membranı çeşitli cerrahi yöntemlerle itilerek kemik grefti koyulur ve duruma göre aynı seansta implantlar da yapılabilir ya da kemikleşme tamamlandıktan sonra implantlar yapılabilir.
Operasyon yapılacak bölge lokal olarak uyuşturulur ve diş eti kaldırılarak işlem için seçilmiş uygun aletlerle kemikte bir pencere açılır. Sinüsün içini kaplayan sinüs membranı nazikçe yükseltilerek, alttaki kemikle arasına kemik grefti yerleştirilir ve daha sonra operasyon alanı dikişlerle kapatılır.
Kanama olmaması için operasyon sonrası ilk 24 saat tükürülmemeli, sıcak gıdalar tüketilmemeli, sıcak banyodan uzak durulmalıdır. İşlem yapılan bölgeye dışarıdan buz uygulanabilir.
Operasyon bölgesinde enfeksiyon gelişmemesi ve iyi bir iyileşme için ağız temizliğine dikkat edilmelidir. Sigaranın iyileşme üzerindeki olumsuz etkileri bilindiğinden bu süreçte sigara kullanılmamalıdır.
Operasyon alanını görmek için dudakları çekiştirmek, dikişlerin açılmasına sebep olabileceğinden yapılmamalıdır.
Basınçla burun temizliği yapmaktan kaçınılmalı ve ağız açık hapşırılmalıdır.
Hekimin reçete ettiği ilaçlar tam olarak tarif edildiği gibi kullanılmalı, hekimin bilgisi olmadan değişiklik yapılmamalıdır.